Yeni Zelanda’da Bir Şirket İş Günü Sayısını 5’ten 4’e Düşürdü.
Haftada 4 Gün Çalışmak Performans Artışı Sağlayabilir.
Yeni Zelanda’da bir şirket, haftalık iş gününü 5’ten 4’e indirerek çalışanları üzerinde 2 aylık test yaptı. Bu testin sonunda çalışanlar, daha mutlu, daha odaklı ve daha üretken çalışmışlar. Şirket şimdi bunu kalıcı hale getirmeye çalışıyor.
Yeni Zelanda’da bir şirket Mart ayından bu yana çalışanları üzerinde 2 aylık yeni bir deney yapıyor. Çalışanlar haftada 5 gün çalışmak yerine 4 gün çalışacak ama 5 günlük maaş alacaklar. Şirket bu deneyi yaptığında ikinci ayın sonunda çalışanların performansında artış gözlemlendi. Bu sistem ile çalışanların yaşam dengesi %55’ten %80’lere yükseldi, stres büyük oranda azaldı, hatta çalışma performansında artış gözlemlendi.
Şirket bu deneyi, İngiliz çalışanlar üzerinde yapılan bir araştırmadan esinlediğini açıkladı. Şirketin CEO’su Andrew Barnes bir röportajında şöyle diyor; “Başlarda bana ilginç geldi. Ardından şöyle düşündüm, eğer çalışanlarımıza bir gün izin verirsem belki çalışma performansında artış olabilir dedim.” şeklinde açıklıyor.
Barnes şunları da eklemeyi ihmal etmiyor; “Ben bu planı çalışanlarıma anlattığımda, onlardan Çarşamba ve Cuma günü çalışmadan verimliliği nasıl aynı seviyede tutabileceklerini sorarak, bu konuda düşünmelerini istedim. Çoğunlukla şirkette ara sıra küçük engeller oluyor fakat kimse buna vaktini ayırmak istemediği için bu engeller arka planda kalıyor.” şeklinde açıklıyor.
Çalışanlar 5 Günde Yapılan İşi 4 Günde Nasıl Yapıyor
Çalışanlar önceden toplantıda 2 saat vakit harcarken şimdi yarım saat vakit harcıyorlar. Ayrıca sosyal medya kullanımını dahada az kullanmaya başladılar. Hatta kendi aralarında bir iletişim ağı oluşturdular.
Mesela bardağın içinde kırmızı bir bayrak varsa, bu çalışanın yoğun olduğu anlamına geliyor. Böylece gürültü ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlarda ortadan kalkıyor. Çalışanlar ofiste daha az vakit geçirse de çalışma performansında düşüş olmuyor.
Auckland Teknoloji Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Profesörü Jarrod Harr “Şirketin yöneticileri bu deneyde çıkan sonuçlara inanamadılar.” diyor. Harr şirket çalışanlarıyla deney öncesi ve sonrası bir anket yaptı. İkinci bir araştırmacı Halen Delaney ise şirkette kalite artışı konusunda bir araştırma yürüttü.
Çalışanlar bu deneyden önce de işinden memnunlardı ama deneyden sonra iş memnuniyetinde artış sağladı. Aynı zamanda çalışanların yaşam kalitesinde de bir artış gözlemlendi. İş yükü algısında azalma görülürken iş stresinde ise %45’ten %38 oranında azalma görüldü. Çalışanlar yeni sistemde işlerine daha sıkı sarıldıkları ve işverene daha bağlı kaldıkları anket sonuçlarında ortaya çıkıyor.
Sistemin Uygulanması İçin Kanunların Değişmesi Gerekiyor
Normalde Yeni Zelanda kanunlarına göre çalışanlar ofiste nekadar zaman harcamışlarsa o süreye göre tatil hakkı kazanıyorlar. Şirketin bu sistemi tamamen uygulaması için Yeni Zellanda çalışma konunlarının değişmesi gerekiyor. Şirketin CEO’su Barnes bu değişikliği hayata geçirmek için milletvekilleri ile görüşüyor. Fakat mevcut kanunlar çalışma yöntemlerine uygun değil.
Barnes bu sistemi diğer şirketlerinde uygulaması gerektiğini savunuyor. Strese dayalı ruh sağlığı problemleri oldukça yaygın. Bu yüzden çalışanlar üzerinde yapılan bu deney ile daha az çalışmanın stresi azalttığı gözlemlendi.
Barnes “Yeni anne olmuş bir kadın iş yerinde daha az çalışmak istediğinde %20 daha az maaş veriliyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü bu durum üretkenlikle alakalı. Kaç saat çalışılmış bunlar önemli değil, önemli olan üretkenlik üzerine pazarlık yapmanızdır.” diyor.
Bir çok şirket bu sistemi hayata geçirirse bu olay daha büyük etki yaratabilir. Barnes “Arabaların %20’si yolda zaman harcamazsa hem gürültü kirliliğinde hemde hava kirliliğinde büyük orada azalma olur. Böylece trafikte rahatlama meydana gelir. Bu yüzden şehirler farklı tasarımlar ortaya koyabilir.” diyor.
Kaynak: Fast Company